“Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane.” Hayır; cevap nar değil. Cevap, Indie-Elektronik. Uzaktan bakıldığında bir elin parmaklarını geçmez gibi geliyor sayıları ama kapıdan bir girdin mi Maşallah'ı var bu indie-elektronikçilerin. Geçenlerde biraz yeni isim bulayım kendime dedim sonra bir baktım saatler içinde binlerce isim dinlemişim. Zorla durdurdum kendimi. Hayır bir de sınav zamanındayım, bir yanda kitaplar bekliyor beni çalışılmak için. Kimsenin de eli gitmez güzel müzik dinlemek dururken ders kitaplarına. Sınavlar bitti; kitapları evin bir köşesine atıverdiğim gibi aldım bilgisayarı kucağıma. Oradan oraya bir sürü isim buldum araştırdım. Ve siz sevgili okuyucularım için çok güzel 4 albüm seçtim. Yılın son günlerini böyle verimli geçirmişken sizi de bundan mahrum bırakmak hiç istemedim. Şimdiden iyi dinlemeler.
LONDON GRAMMAR - IF YOU WAIT
Hannah Reid, Dot Major ve Dan Rothman'dan oluşan İngiliz grup kendileri isimlerinden anlaşıldığı üzere. Solist Hannah'ın sesi Lhasa De Sela'nın hık demiş ses tellerinden düşmüş. Lhasa bizi erken terk etti diye düşünürken sanki sesi reenkarnasyona uğramış da Hannah'da vücut bulmuş gibi. Solistin sesinin ilk planda olduğu bir albüm If You Wait. Ritimler harika trip-hop, indie-elektronik karışık ilerliyor; kitap okurken harika gidiyor mesela. Ama Hannah'ın sesi o kadar etkileyici ve dokunaklı ki her şeyi bırakıp sadece onun sesine yoğunlaşmak istiyor insan.
Albümün öne çıkanları: Hey Now, If You Wait, Help, Darling Are You Gonna Leave Me. Wasting My Young Years
Benim favorim: Interlude (Live)
MS MR – SECONDHAND RAPTURE
New York'lu duo Lizzy Plapinger ve Max Hershenow'dan oluşan Ms Mr aslında ismini uzun zaman önce İstanbul'da bir festivale geldiklerinde duyduğum bir grup. 2011'den bu yana EP'ler ve tekliler çıkararak müziğe devam eden duo 2013 Mayıs'ında ilk stüdyo albümleri olan Secondhand Rapture'ı çıkarmış. “Ben bunları bir yerde daha dinledim ama nerede?” diye soracak olursanız şunu ekleyeyim MS MR Grey's Anatomy, Pretty Little Liars ve Game of Thrones'da kendilerin dinlettirmişler bize. (Özellikle Bones isimli şarkıları bu söylediğim üç dizide de çalmış.)
Albümün öne çıkanları: Salty Sweet, Head is Not My Home, Btsk
Benim favorim: Bones
DISCLOSURE – SETTLE
Bu liste içerisinde normalde sevmem diyeceğim ama dinlediğimde hayran kaldığım isim Disclosure. Guy ve Howard Lawrance isimli iki kardeşin kurduğu İngiliz elektronik pop müzik grubu Disclosure. Albüm tam bir dans albümü ama öyle Radyo Fenomen tarzı dans değil. Böyle alttan alttan geliyor dans ritmi, hiç farkında olmadan dans ettiriyor insana. Albüm zaten tam bir ünlü geçidi gibi. AlunaGeorge, Sam Smith, Eliza Doolittle, London Grammar albümde yer alan isimlerden sadece bir kaçı. Bu ay spora gitmedim lakin önümüzdeki ay spora gidecek olursam spor albümümü buldum kesinlikle Settle olacak.
Albümün öne çıkanları: When a Fire Starts to Burn, Grab Her!, You and Me (ft. Eliza Doolittle), White Noise (ft. AlunaGeorge)
Benim favorim: Help Me Lose My Mind (ft London Grammar)
CHVRCHES- THE BONES OF WHAT YOU BELIEVE
Lauren Mayberry, Iain Cook ve Martin Doherty'den oluşan İskoç grup Chvrches.(Churches nasıl okunuyorsa bu grup da öyle okunuyor.) BBC'nin Sound of 2013'ündeydi Chvrches. Aynı listede Haim, AlunaGeorge, Tom Odell, Kodaline gibi isimler de bulunuyordu. Rakipleri bayağı sağlamdı yani Chvrches'in. Kazanan Haim oldu ama 5. sırayı da Chvrches kapıverdi. BBC'in bu listesi zaten mükemmel olduğu için 5. sırayı kötü bir sıralama olarak kabul etmiyorum açıkçası ben. Depeche Mode'un bu yılki dünya turnesinde de ön gruptu Chvrches; öyle yabana atılacak bir grup değil yani kendisi. İlk stüdyo albümleri de bunun tek başına bir kanıtı zaten. Synth pop etiketiyle müzik sitelerinde yerini alan bu albüm Disclosure'un albümü gibi acayip iyi bir dans albümü. Havalar bu ara iç karartıcı olabilir ama Chvrches bu karamsarlığı alıp götürebilecek potansiyele sahip.
Benim favorim: You Caught the Light
Biraz albüm şoklaması gibi olmuş olabilir, dinleyebildiğiniz kadarını dinleyin kalanını öteki zamanlara bırakın. Ama bence bu albümlerden en az birini seveceksiniz Indie May Kill'ciler.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Hepinizi öpüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder